Ömer Özbağcı

El Niño ve La Niña olaylarının her ikisi de Pasifik Okyanusu'nda gerçekleşiyor. El Niño özellikle Pasifik Okyanusu'nun orta ve doğu kısımlarında deniz suyu sıcaklığının artması olarak tanımlanıyor. La Niña ise aynı bölgede deniz suyu sıcaklığının normalden daha düşük olması anlamına geliyor. El Niño, ortalamanın üzerinde sıcak havaya yol açan bir hava fenomeni. El Niño en çok ekvatoral doğu Pasifik’i etkiler, ancak dünya genelinde sıcaklıkları da yükseltir. Kız kardeşi La Niña ise hava sıcaklıklarını düşürür. El Nino'nun Türkiye üzerindeki etkileri, özellikle yaz aylarında yaşanan aşırı sıcak hava dalgaları ve kış aylarında beklenenden az yağış alınması şeklinde kendini gösterdi. Bu durum, su kaynaklarının azalmasına, tarımsal üretimde düşüşlere ve orman yangınlarının artmasına neden oldu. Bir yılı aşan süredir El Nino etkisinde olan ülkemiz Mayıs sonunda La Nina etkisine girmiş bulunuyor. La Nina etkisinin Türkiye’ye olan muhtemel etkileri arasında, yağış miktarında artış ve ortalama sıcaklıklarda düşüş öngörülüyor. Bu değişiklik, özellikle kuraklıkla mücadele eden bölgeler için bir rahatlama getirebilirken, su kaynaklarının yeniden canlanmasına ve tarımsal üretimde olumlu etkilere sahip olabilir. Ancak, aşırı yağışların yol açabileceği sel ve erozyon gibi riskler de göz ardı edilmemelidir. Türkiye’nin La Nina etkisi altına girmesi, ülkenin iklimle ilgili stratejilerini ve hazırlıklarını gözden geçirmesi için bir fırsat sunuyor. Özellikle afet yönetimi, su kaynakları yönetimi ve tarımsal planlama alanlarında yapılacak iyileştirmeler, hem La Niña’nın olası olumlu etkilerinden maksimum fayda sağlamayı hem de olası riskleri minimize etmeyi amaçlamalıdır. Bu dönüşüm süreci, Türkiye’nin iklim değişikliğine adaptasyon kapasitesini artırırken, sürdürülebilir bir gelecek için de önemli adımlar atmasını sağlayabilir.